28 Kasım 2012 Çarşamba
GODOT’U BOŞUNA BEKLERKEN !...
GODOT’U BOŞUNA BEKLERKEN
Neredesin Godot? Hani, nereye gitsem benden önce orada olacaktın. Boşu boşuna beklettin. Bunu bana nasıl yaparsın? Oysa “Kimsin, necisin?” diye sormamıştım. Kimselere söylemeden beklemiştim seni. İçimde, gelirsin diye bir umut vardı ve mutlu, mutlu yaşardı. Öküzün trene baktığı gibi bakarken yollarına, varsayımların peşinden koştum. Sen gelmedin… Zaman su gibi aktı, ben yoruldum.
Gelseydin, keyfim gelecek ve her şey değişecekti. Adalet tecelli edecekti. Fahriye Abla sevinecekti. Bahar gelecekti. Ayçiçekleri bize doğru dönecekti. Gözyaşında değil, nisan yağmurlarında ıslanacaktık. Gökkuşağının altından geçecektik. İçimizde sancı, kafamızda endişeler olmayacaktı. Hasret mektupları okumayacaktık. Dilimiz, kalbimizin yalancı şahidi olmayacaktı. Bitti denilen yerde başlayacaktı aşk. İçimiz “pır, pır” edecekti. Çocuklar bayram sabahlarına uyanacaktı. Birlikte uçurtma uçuracaktık. Tozpembe hayalleri gerçek sanmayacaktık. Gün gelip, kendi yalanlarımıza inanmayacaktık. Karanlık ve soğuk olmayacaktı hayatımız. Sis çökmeyecekti gözlerimize. Yollarında gölgemiz cansız yatmayacaktı. Bir güvercinin ruh tedirginliğinde yaşamayacaktık. İçimizdeki ürperti sesimize yansımayacaktı. Kaderimiz birbirine benzemeyecek, acılarımız bize yol gösterecekti. Tünelin sonundaki ışığa koşacaktık hep birlikte. Kapladığımız yer bizim olacaktı. Bahane değil, sebep arayacaktık. Her sigarada yanıp küle dönmeyecektik. Savaşlardan önceki “Barıştan yanayım” yalanlarına kanmayacaktık. Ve sırtımızı sevgiye, hoşgörüye dayayacaktık.
İşte böyle Godot? Beni kandırdın ya, helal olsun sana. Artık “İyi ki varsın” demeyeceğim. Hep bir eksik vardır aslında. En çok da sol yanımızda. Bu saatten sonra gelmesen de olur. Çünkü mevzuata takılırsın. Döneklerin dönekliği başını döndürür. Rakibin kafanı karıştırır, aldanırsın. Fırıldak gibi dönemezsin. Nabza göre şerbet veremezsin. Alım gücün düşer. Boş sahada top koşturamazsın. Boş yere kürek çekemezsin. Boş yere çıkan yangınlarda çıtır, çıtır yanarsın. Ortalık delillerle dolu olsa da bize inanmazsın. Dizi manyağı olursun da ruhun duymaz. Siyasette seviye bulamazsın. Düşünsene bir kere, senin gibi düşünmeyenler işaret parmağını sallayarak “Sen görürsün!” derse ne yaparsın. Sabahın köründe kapın çalınsa, sütçü geldi sanırsın. Yanılırsın...
Anladım Godot! Sen haklısın. Keşke burada yaşasaydın muhabbeti yapmayacağım. Buralar sana göre değil. Buralarda laf çok, icraat yoktur. Bir yanımız koyundur, sen “Meee”leyemezsin. Varsın yüreğimde fırtınalar kopsun. Susturacağım saati, dursun zaman. Gökyüzünü ve toprağı sevmekten vazgeçmeyeceğim. Adını “Vefasız” diye anacağım. Seni beklemeyeceğim. Gelme Godot!
AHMET ZEKİ YEŞİL
http://www.focafoca.com/default.asp?sayfa=31&id=8618
Maydanoz Dergisinde komşu köşelerde yazdığımız, kendisini tanımaktan büyük mutluluk duyduğum Mizah Yazarı Ağabeyim Ahmet Zeki Yeşil'in GODOT’U BOŞUNA BEKLERKEN başlıklı yazısını ; http://www.focafoca.com adlı sitenin 08.03.2012 tarihinde tarihli yayınından, kendisinin izniyle aldık. Ahmet Zeki Yeşil Ağabeymize çok teşekkür ediyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ben teşekkür ederim.Mutlu oldum.
YanıtlaSil