10 Haziran 2009 Çarşamba

ÖMER SÖZTUTAN; '' ŞAKA GİBİ ÇOCUK ! ''


Kendine ait internet sitesinde yayınladığı biyografisinde, 01. Nisan.1972'de doğduğuna atıfta bulunarak yazmış '' Hep "31 Mart" diye diretmişler,"Nisan 1'de doğmuşum" diye tutturmuşum...
Kars'ta soba üstünde kartopu kurutmuş,Kendi kendime konuşmuşum,Şaka gibi çocukmuşum...''

Gerçekten, Ömer Söztutan kendi deyimiyle ŞAKA gibi bir insandır. Eğer ağabeyleri olmasa, SÖZTUTAN gibi Türkiye Gazetesi ve İhlas çevresinde çok tutulan bir soyadına sahip olmasa, bugün bırakın Türkiye Gazetesinde, yerel '' Artvin Postası '' gibi bir gazetede yazabilir mi kuşku duymaktayım.

Zaten kendi biyografisinde kendi için yazdıkları şu sözleri bu dediklerimin kanıtıdır '' Boyumca koltuklarda adam diye saymışlar,Üstelik önüme de kağıt kalem koymuşlar,
“Gazetede yazı yaz”, “Radyoda program yap”, Haydi oldu olacak, şu kitabı da sen kap...
Daha olmadan olmuşum...Şaka gibi çocukmuşum...''

Yine kendi yazdığı biyografisini şöyle bitiriyor. '' Bab-ı Ali'yi görmüşüm ben Bab-ı Ali'yi;
Yokuşu tırmanmışım...Fatih'te güneşi, Dolmabahçe'de karanlığı,Çekmişim üstüme, erkenden bayramlığı...Büyüdükçe küçük kalmışım...Şaka gibi çocukmuşum...''

Köşe diye yazdığı şeylere bakar mısınız ? '' Temel'in Yeri '' diye bir fıkra köşesi. Ki o fıkraları kendi mi buluyor ? Hiç sanmıyoruz. Ünlü düşünürlerin sözleri. Sözgelimi, bugünkü köşesinde, Schopenhauer'den bir söz alıntılamış. '' Bizimkiler '' diye Türkiye Gazetesi ve İhlas Camiasının kendine göre, pek komik diyalogları...Televizyon programlarından alıntıladığı diyaloglar. Başkalarının yolladığı ilginç fotoğraflar vs. Haa bir'de Oğuz Gürel'in bir karikatürü...

Aklıma gelmişken, bir zamanlar benim de duvar yazılarımı Ömer Söztutan yayınlıyordu. Hiç bir maddi karşılık beklemiyordum. Çünkü, Türkiye Gazetesi Hastanesinde göz ameliyatım olacaktı. Fakat, ameliyatım biraz savsakladılar. Ben de, Hastane Müdürüne tepki gösterdim haliyle. Meğer, Hastane Müdürü ; Enver Ören'in eniştesiymiş. Fırçayı yiyen, Ömer Söztutan '' Artık bir süre dinlen, yazılarını yayınlamayacağız '' dedi.

Ben de, ameliyat için, cep telefonundan bir sürü telefon görüşmesi yaptığımı, yakında düğünümün olacağını, Ömer Söztutan'a internet cafelerden bir sürü yazı yolladığımı ve günlerce bunların Ömer Söztutan'ın köşesinde yayınlandığını, emeklerimin hatta masraflarımın karşılığını bırakın, en azından yaptığım telefon konuşmalarının faturalarını ödeyebilmek için cüzi bir para talep ettim. Allah şahidimdir. Gazete Genel Yayın Yönetmeni, Resul İzmirli'den tutun da bütün herkese meramımı anlattım. Ömer Söztutan'dan günlerce ses-seda çıkmadı.

Sonunda, Ömer Söztutan'ın şu anda bile aklımda olan telefonundan bir sürü mesaj geldi. '' Benim yanıma kadar gelip bir taraflarımı... '' belirten mesajlardı bunlar. Ve bu olayı, Enver Ören'in Özel Kalem Müdürüne bildirdim. Ve istediğim 100 YTL hesabıma geldi ve mesajlar kesildi.

Sonra, Ömer Söztutan'ın köşesinde bir zamanlar karikatürleri çıkan ÇAĞRI CEBECİ ile konuştum. Çağrı Kardeşime de sürekli emeğini vereceğim diyormuş Ömer Söztutan. Çağrı Kardeşim de çok haklı olarak '' İkide bir böyle söyleyip durma. Ya emeğimi ver, ya da bir şey söyleme '' deyince bozulmuş. Yani, Ömer Söztutan, insanların emeklerini verme konusunda çok duyarlı bir kardeşimiz. ( Ben ancak bu kadarını yazıyorum. Ama dilerse, Çağrı Kardeşim bu konuda sitemize yazı yazabilir. Yorumda bulunabilir. )

Ömer Söztutan, internetten görebildiğim kadarıyla, aşk konusunda yazı ve şiirler de yazıyormuş. Oysa, ben onu Bab-ı Ali'nin '' Polat Alemdar '' ı sanıyordum. Yanılmışım, kendisinden özür dilerim.

Ömer Söztutan gerçekten bizzat kendini çok güzel tanımlamış '' ŞAKA GİBİ BİR ÇOCUK ''. Bir insan ancak kendini bu kadar güzel tanımlayabilir. !...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder