18 Şubat 2011 Cuma

AMERİKAN AKSANLI GÜLMEK !...



Son yıllarda basında şöyle bir gelenek oluştu. Özellikle ; yazarlarımız Amerika’da yaşayan Yıldırım Tuna adlı bir mizah dostunun gönderdiği fıkraları köşelerine taşıyorlar. Yıldırım Tuna’nın Amerika’dan yolladığı fıkraları basınımızda ilk Hıncal Uluç köşesine taşıdı. Şimdi Yıldırım Tuna’nın fıkralarını ; Can Ataklı, Şükrü Kızılot, Dr Aybars Akkor ve adını anımsayamadığım bazı yazarlar köşelerine taşıyorlar.

Bir mizah dostunun yolladığı yazıların basında çıkması bizi mutlu eder. Ama, Yıldırım Tuna’nın yolladığı fıkralar , çeviri fıkralardır. Dolaysıyla, Amerikan yurttaşlarının beğenilerine, espri anlayışına hitap eder. Bu o denli barizdir ki, fıkralarda bazen Joe, Mary gibi yabancı isimlere sıkça rastlıyoruz.

Oysa Türk insanının da mizah anlayışı çok güçlüdür. Hatta Amerikan yurttaşlarının mizah anlayışını fersah fersah geçer. Öyle ki biz Nasrettin Hoca’yı kaç yüz yıl önce yetiştirmişiz. Ki o zaman Amerika kıtası keşfedilmemişti bile…

Mizah , ezilenin ezene karşı en güçlü silahıdır. Bu nedenle mizahın, toplumcu bir eleştiri anlayışı vardır. Siz , Amerikan fıkralarını köşelerinize taşırsanız mizahın, muhalif yönünü ıskalarsınız. Ve, Amerikan sit-com’larında olduğu gibi, yapılan espriye kahkaha efekti koymak zorunda kalırsınız. İnsanlara ‘’ Bak sen nerede güleceğini bilmezsin, burada gülmen gerek ‘’ diye mesaj yollarsın. Bu mizahın kendi ruhuna aykırıdır.


İBRAHİM ORMANCI

1 yorum: